Korunga bitkisi yaklaşık 80-100 türü bulunan, çok yıllık ve anavatanı Asya ve Avrupa olan baklagil yem bitkisidir. Asya ve Avrupa'da geniş bir coğrafyada yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ülkemizde yetişen yabani türleri bulunmaktadır. 5-6 yıl hiç bozulmadan aynı tarladan ot alınabilir. Yatmaya dayanıklı ve hiç bir bitkinin yetişmediği verimsiz, taşlık, meyilli araziler korunga ekerek değerlendirilebilir. Çiçekleri pembe renkli ve salkım şeklindedir. Proteince zengin ve yem kalitesi iyi olan korunga otu kalsiyum, fosfor ve diğer mineral maddelerce zengindir. Korunga bitkisi içerdiği besin maddeleri ve lezzet bakımından yoncaya eş değer sayılabilecek bir bitkidir. Hayvanlarda hazmı olumsuz etkileyen lignin maddesi korungada yoncadan daha az oranda bulunmaktadır. Korunga bitkisi hayvanlarda şişkinliğe neden olmaz. Korunga otu yaklaşık %20-25 oranında ham protein içerir. Ayrıca tohumlarında bu oran %36 civarındadır. Bu nedenle tohumları hayvan yemi olarak kullanılabilmektedir. Korunga bitkisinin çiçekleri arılar için çok iyi bir bal özü ve polen kaynağıdır.
Korunga bitkisi günümüzde yeşil ve kuru ot olarak değerlendirilmekte, silo yemi ve mera karışımlarında kullanılmaktadır. Ayrıca korunga öncü bitki olarak toprak ıslahında büyük bir öneme sahiptir. Kazık kök sistemine sahip olan korunganın kökleri toprağın derinlere kadar işler. Bu sebeple toprağın ıslahı ve kendinden sonra gelecek kültür bitkilerine elverişli bir gelişme ortamına ve tohum yatağının hazırlanması bakımından son derece faydalıdır. Korunga bitkisinin ot verimi fakir ve kıraç topraklarda yonca ve üçgülden daha fazladır, köklerinin katyon değiştirme kapasitesi yonca, yulaf ve mısırdan daha yüksektir, ot üretimi için buğdaygil bitkilerle karışık ekilebilir ve münavebe bitkisi olarak kullanılır.
Korunga bitkisinin başlıca bitkisel özellikleri şunlardır:
Korunga bitkisi ana bir kazık kök ile birkaç kalın veya çok sayıda ince yan köklerden oluşan bir kök sistemine sahiptir. Ana kök toprağın yaklaşık 10 m derinliğine kadar inebilir. Korunganın genç kazık kökleri üzerinde çok sayıda nodül bulunmaktadır.
Korunga bitkisi taç kısmından çok sayıda sap verir. Sap uzunluğu yaklaşık 100-120 cm kadardır. Sap kesiti yuvarlak yapıdadır. Sapların taban kısmında içi boştur, fakat yukarı kısımlarda içi doludur ve üzeri tüylüdür. Korunga saplarının ilk gelişmesi ve sonbahar büyümesi rozet şeklindedir. Olgunlaşma döneminde saplar çok çabuk sertleşir.
Korunga yaprakları, yaprak sapının iki yanına dizilmiş 7-15 çift yaprakçıktan oluşan bileşik yaprak yapısındadır. Yaprakçıklar uzun yumurta şeklinde olup, 2-3 cm uzunluğunda ve 0,5-1 cm enindedir. Yaprakçıkların üst yüzeyleri çıplak ve düz, alt yüzeyleri ise tüylüdür. Yapraklar sapının gövdeye birleştiği yerde bulunan kulakçıklar ince zar yapısındadır. Kulakçıkların ucu sivri üçgen biçiminde olup başlangıçta yeşilimsi kırmızı renktedir. Bitki olgunlaşınca kahverengine döner.
Korunga yaprak ve çiçeği
Korunga çiçekleri salkım şeklindedir. Çiçek topluluğu uzun bir sapın üzerinde yer alır ve her salkımda 5-80 adet çiçek bulunur. Çiçek taç yaprakları pembe renklidir. Bu sebeple çiçek pembe renkli görülür. Çiçeklenme salkımda aşağıdan yukarıya doğru oluşur. Korunga çiçeklerinde çoğunlukla yabancı döllenme görülmektedir.
Korunga meyvesi tek tohum içeren, kenarları horozibiği şeklinde dişli ve bakla şeklindedir. Baklanın boyu 5-8 mm ve eni 4-6 mm'dir. Meyvenin üzerinde ağ şeklinde belirgin damarlar görülür. Olgunlaşmış baklanın rengi bg-bold kahverengidir ve bakla olgunlaşınca açılmaz.
Korunga meyve ve tohumları
Korunga tohumu böbrek şeklindedir. Tohum yaklaşık 2,5 mm boyunda, 2-3 mm eninde ve 1,5-2 mm kalınlığındadır. Tohum renkleri zeytin yeşilinden kahverengi ve siyaha kadar değişir. Baklalı tohumun bin dane ağırlığı ortalama 23 gr, baklasız ise 15 gramdır. Olgunlaşma sonunda meyve kabuğu açılmaz ve korunga meyve halinde ekilir.
Korunga bitkisi her iklimde yetişebilen, kuraklığa ve soğuğa oldukça dayanıklı bir bitkidir. Sadece ekildiği ilk yıl fide döneminde soğuklara karşı hassastır. Kış donlarına karşı dayanıklılığı yaşlandıkça artmaktadır. Ülkemizde İç Anadolu Bölgesinde yıllık 300 mm yağış şartlarında da yetişebilmektedir. Aşırı yağış alan veya çok sık sulanan yerlerde kök ve kök boğazı çürüklüğü hastalıklarına yakalanmaktadır. Ayrıca çiçeklenme döneminde bol ve sürekli yağmurlar nedeni ile bitki tohum oluşturmayabilir.
Korunga bitkisi toprak isteği bakımından fazla seçici değildir. Bitki besin maddelerince fakir, kıraç ve kalkerli yapıdaki topraklarda rahatlıkla yetişebilir. Korunga genel olarak derin yapılı, geçirgen, gevşek, kireçli ve tınlı-kumlu topraklarda daha iyi gelişir. Korunga tuzluluğa dayanıklıdır, fakat asitli ve yaş topraklara iyi uyum sağlayamaz. Topraktaki kalsiyum (Ca) miktarı arttıkça verim olumlu yönde etkilenir.
Toprak hazırlığı ve ekim
Toprak hazırlığı: Korunga yetiştiriciliğinde iyi hazırlanmış bir tohum yatağı gereklidir. Korunga derin köklü bir bitki olduğu için toprak sonbaharda derin sürüm yapılmalı, ilkbaharda tarladaki kesekler kırılmalı ve toprak bastırılmalıdır. Korunganın ekildiği yıl rekabet gücünün çok düşük olması nedeni ile tohum yatağının mutlaka yabancı otlardan temizlenmesi gereklidir.
Ekim: Ekim öncesi korunga tohumlarının havanın serbest azotunu köklerinde nodoziteler oluşturarak toprağa bağlayan bakteri kültürü ile aşılanması gereklidir. Aşılama işleminde her 100 kg tohum için 1 kg bakteri kültürü kullanılmalıdır. Aşılama işlemi gölge bir alanda yapılmalı ve tohumlar %10'luk şekerli su ile hafifçe nemlendirildikten sonra bakteri kültürü ile aşılanmalıdır. Aşılanan tohum gölge bir yerde kurutulduktan sonra en geç 24 saat içinde ekilmelidir.
Korunga bitkisinde ekim zamanı iklim şartlarına bağlıdır. Korunga fideleri yavaş geliştiği ve ilk yıl soğuklardan zarar gördüğü için en iyi ekim zamanı ilkbahar aylarıdır.
Korunga ekilecek tarlada iyi bir tohum yatağının hazırlanmış olması gerekir. Ayrıca tohum yatağı düz, bastırılmış ve kesekleri kırılmış olmalıdır.
Korunga ekimi mibzerler ile yapılmalıdır. Korunga iri tohumlara sahip olduğu için hububat mibzeri kullanılabilir. Ekim derinliği toprak tipine bağlı olarak 2,5-7,5 cm arasında değişir. Korunga ekimde kullanılan tohumluk korunga meyvesi olduğundan, ekilecek tohum miktarı bu durum göz önünde bulundurularak ayarlanmalıdır. Meyve olarak dekara atılacak tohumluk miktarı, korunga yetiştirme amacına göre değişir. Normal şartlarda ot üretimi için 1 m2'lik alanda 100 adet bitki bulunması için dekara 2,8 kg kabuklu tohum ekilmesi gerekir. Fakat ekilecek tüm tohumların çeşitli sebeplerden dolayı çimlemeyeceği düşünülerek dekara yaklaşık 5-6 kg tohum ekilmesi gerekir. Serpme ekimde sıra arası 40-60 cm arasında olmalıdır. Karışık ekimlerde, ikili karışım yapılmışsa sıra arası mesafe 20 cm, üçlü karışımlarda ise 20-60 cm olmalıdır. Mibzerle korunga ekimi yapılacaksa sıra arası mesafe 12,5 cm olmalı ve tohumlar 2-5 cm derinliğe ekilmelidir. Mibzerle ekimde dekara yaklaşık 6-10 kg tohum kullanılmalıdır.
Bakım
Korunga bitkisinde uygulanacak başlıca bakım işlemleri sulama, gübreleme, hastalık, zararlılar ve yabancı otlarla mücadeledir.
Sulama: Korunga, su ihtiyacı fazla olmayan bir bitkidir. Ülkemizin pek çok bölgesinde sulanmadan yetiştirilebilir. Sulama imkânı bulunan yerlerde verimde yaklaşık %50-100 oranında artış görülmektedir. Korunga bitkisinde ekim sonrası 5 gün içerisinde çimlenmeye başlar. Çimlenme, çıkış ve fide döneminde toprağın üst tabakasının nem oranının korunması gereklidir. Bu sebeple ekim sonrası 15-20 günlük süre içerisinde sık aralıklarla fakat az miktarda sulama yapılması gereklidir. Daha sonraki gelişim aşamalarında ise sulama sayısı, toprak yapısı, yağış durumu ve buharlaşma oranına bağlı olarak yapılmalıdır. Korunga sulaması fiğ bitkisinde olduğu gibi ya salma sulama şeklinde veya yağmurlama sulama şeklinde yapılmalıdır.
Gübreleme:Korunga bitkisinin gübrelemesinde ihtiyaç duyulan bitki besin maddeleri toprak analizleri yapılarak belirlenmelidir. Korunga yetiştiriciliği yapılacak tarlaya toprak hazırlığı öncesi iyi yanmış çiftlik gübresi verilmelidir. Genel olarak ekimle beraber bitkiye 12 kg/da di amonyum fosfat (DAP) gübresi verilmelidir. Azotlu gübrenin ikinci yıldan sonra verilmesine gerek yoktur. Fakat topraktaki duruma göre her yıl sonbaharda ortalama 10-15 kg/da fosforlu gübre uygulaması yapılmalıdır.
Hastalıklar: Korunga bitkisinin hastalıkları üzerinde fazla çalışma yapılmamıştır. Yetiştiricilik bazı bölgelerde kök çürüklüğüne ve solgunluğa neden olan bazı hastalıklar tespit edilmiştir. Korunga hastalıklarına kültürel tedbir olarak, hasat edilen sahalarda balyalama işlemi yapıldıktan sonra balyalar hızlı bir şekilde tarladan kaldırılmalıdır. Aksi takdirde balya altındaki korungalarda hastalık etmenlerine ve havasızlığa bağlı olarak küflenme, çürüme ve ölmeler meydana gelir.
Zararlılar: Korunga bitkisinin, korunga kök boğaz kurdu ve korunga çiçek tomurcuğu zararlısı olmak üzere iki önemli zararlısı bulunmaktadır.
Korunga kök boğaz kurtları: Bitkinin ikinci ve üçünü yılında kökün orta kısmında açtığı tüneller yardımı ile bitkinin kökünü içten yiyerek gelişmesini durdurmakta ve bitkinin ölmesine neden olmaktadır. Bitkide zararı, bu böceğin larvaları meydana getirmektedir. Korunga kökleri incelendiğinde bir kökün içinde 3-4 larva görülebilir.
Korunga çiçek tomurcuğu zararlısı: Bitkinin çiçek tomurcuklarına üst kısmından girerek tomurcuk içindeki erkek ve dişi üreme organlarını yiyerek zarar verirler. Zarar gören tomurcuklar çiçek açamaz ve bir süre sonra kuruyarak dökülür. Bu zararlı, ülkemiz için yeni bir korunga zararlısıdır. Ergin böcek siyah renkte olup oval yapılıdır. Böceğin üst kısmı sık noktalı ve beyaz tüylerle kaplı olup boyu 1,4-1,8 mm arasında değişmektedir. Korunga çiçek tomurcuğu zararlısı, kışı ergin dönemde korunga ekim alanları civarındaki işlenmemiş arazide geçirir. Korunga zararlılarına karşı bilinen bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur. Bu zararlılara dayanıklı bitki elde edilmesi yolunda çalışmalar yapılmaktadır.
Yabancı otlarla mücadele: Korunga tarlalarında görülen başlıca yabacı otlar; sarı ot, sirken, gökbaş, köygöçüren, pelemir ve brom türleridir. Brom türleri dar yapraklı, diğer yabancı otlar ise geniş yapraklıdır. Korunga bitkisinde yabancı otlarla mücadelede kültürel önlem olarak iyi bir toprak hazırlığı yapılmalı, tohum yatağı yabancı otlardan temizlenmeli, yabancı otların tohum bağlamasına engel olunmalı ve ilk yıl yeni tesis edilen tarlaya kesinlikle hayvan sokulmamalıdır. Kimyasal mücadelede yabacı otlara karşı etkili madde içeren ilaçlar ile uygun zamanda ve tekniğine uygun olarak ilaçlama yapılmalıdır.
Hasat ve Muhafaza
Korunga bitkisi hem tohum hem de ot elde etmek amacıyla yetiştirilmektedir. Bu sebeple hasat zamanları farklı dönemlerde yapılabilir. Tohum elde etmek amacıyla korunga yetiştiriciliğinde hasat, baklalar kahverengi bir renk aldığında ve ilk tohumlar dökülmeye başladığı zaman yapılmalıdır. Hasadın geciktirilmesi durumunda olgunlaşan baklalar dökülür, başaklar kırılır, tohum kaybı artar ve verimde düşüşler görülür. Kuru ot elde etmek amacıyla korunga hasadı çiçeklenme başlangıcında yapılmalıdır. Bu dönemde korunga bitkisi yaklaşık % 10 oranında çiçek açmıştır. Hasat geciktirilecek olursa korunga sapları sertleşir, selüloz oranı artar ve ham protein oranı düşer. Korunga biçimi çayır biçme makineleri ile yapılmalıdır. Biçim yüksekliği 3-4 cm olmalıdır. Bir tarladan iklim ve toprak koşullarına bağlı olarak yılda 1-3 biçim alınabilir. Korunga bitkisinden alınacak toplam ot veriminin yaklaşık % 70-80'i birinci biçimden alınır. Bir korunga tarlasından dekara yaklaşık 200-600 kg kuru ot alınmaktadır.
Biçilen korunga otları olduğu yerde bir gün soldurulur. Daha sonra soldurulan bu otlar akrobat tırmık kullanılarak namlu yapılır ve balyalamaya hazır hale getirilir. Tırmıklama işlemi yaprak ve çiçek dökülmesine engel olmak için sabah serin vakitlerde yapılmalıdır. Korunga bitkisi sehpalar üzerinde kurutulmalıdır. Korunga biçildikten sonra bir gün kurutmaya bırakılır. Çünkü fazla kurutulduğu zaman ürün kaybı artar ve yapraklar dökülür. Otlar az kurutulacak olursa kızışma, küflenme ve çürüme meydana gelir. Biçilmiş korunga otları % 18 nem oranında muhafaza edilebilirler. Eğer güneşte kurutulup yığın halinde depolanırsa besin maddelerinin % 30-40'ını kaybeder. Kurutma süresi kısaltıldığında bu kayıplar belli bir ölçüde azaltılabilir.
Biçilen, kurutulan ve namlu haline getirilen korunga otlarının balya haline getirilmesi gereklidir. Bu işlem balya makineleri ile yapılır. Balyalama işlemi, yaprak ve çiçek dökülmesine engel olmak için bir an önce yapılmalıdır. Balya haline getirilen korunga otu depoya taşınır. Balyalar depoya düzenli bir şekilde istif edilmelidir. Balyaların muhafaza edileceği depo ürünü alabilecek büyüklükte bir kapasiteye sahip olmalı, doldurma ve boşaltma işlemleri rahatlıkla yapılabilmeli, sağlam olmalı, ürüne zarar verebilecek canlıların depoya girişi engellenecek şekilde olmalı, nem olmamalı ve yağmur suları depoya sızmamalıdır. Ayrıca depolarda özellikle yangınlara karşı gerekli emniyet tedbirleri alınmalıdır.